04.04.2016, İstanbul

"INBREEDING" bindiğimiz dalı kesmek olabilir mi?

 

INBREEDING sözcüğünün Türkçe karşılığı Tıp dilinde “aynı soy ve cinsten canlıların birleşerek soyunu devam ettirmesi”dir. Tıp alanında aynı cins ve ırktan canlıların kendi aralarında biyolojik olarak birleşerek çoğalmaları, nesillerin hastalıklara karşı daha dayanıksız olmalarına neden olabilir. Hatta farklı cinslerin birleşmesiyle oluşan melez nesillerin doğada daha dayanıklı oldukları da Tıp bilimiyle açıklanabilir.

Ancak Tıp alanında geçerli bu teorinin mühendislik bilimi için de aynen doğru ve geçerli olacağı söylenemez. Çünkü mühendislik bilimindeki gelişmeler, ancak birbirini izleyerek ve basamak basamak yükselerek gelişme kaydeder.

Mühendislik alanında faaliyette bulunan bir bilim adamı kendisinden öncekinin bayrağını bıraktığı yerden alarak, daha ileriye götürmekle yükümlüdür.

Bu yüzden mühendislik alanındaki tüm alt meslek bilim dallarında, akademisyenlerin isimleriyle anılan ekoller oluşmuştur.

Bu yüzden kökleri asırlara dayanan üniversitelerde, hizmet vermiş ünlü akademisyenlerin odaları bir tür müze gibi korunup, çalışmaları ve hayatları öğrencilere tanıtılır.

Çırağın, mesleğini öğrenene kadar ustasının yanında kalması ve daha sonra da öğrendiklerini çok daha ileriye götürebilmesini öngören Ahilik öğretisinde olduğu gibi; öğrencinin de hocasını geçmesi anlamında kullanılan, halk dilimizdeki “boynuz kulağı geçti” şeklinde özdeyiş bu yüzden vardır.

Asırlardır çağdaş diye övündüğümüz üniversitemizde, acaba ne olmuştur da üniversitemizin çağdaşlığı tehlikede görülmüş ve çare olarak özenle yetiştirdiğimiz akademisyenlerimizi INBREEDING sözcüğünün arkasına sığınarak, İTÜ ailesinden uzak tutmaya çalışıyoruz?

Üniversitemize ilk 500’den ya da ilk 2000’den giren öğrenci sayımız az da olsa, giren tüm öğrencilerimizin aslında gerçekten kapasiteli ve yetenekli oldukları gerçeğini görmezden gelemeyiz. Çünkü öğrencilerimiz iyi liselerden mezun olmuş, dershanelerde dirsek çürütmüş, kitap dağlarını devirmiş olmalıdır ki, üniversitemizi kazanabilsin. Bu öğrencilerin içerisinde istekli olup, notları belirli değerden yüksek olanları önce yüksek lisans öğreniminden, sonra da doktora öğreniminden geçiriyoruz.

Öğrenimleri boyunca lisansta, yüksek lisansta ve doktorada değişik eleklerden geçen ve bu sürecin son kısmına doğru, üniversitemizde araştırma görevlisi olarak derslere ve uygulamalara soktuğumuz ve pişmesine yardımcı olduğumuz genç akademisyenlere, kadro vermeyerek, cezalandırırcasına üniversitemizden uzaklaştırmamız bizim üniversite olarak ayıbımızdır. Yetiştirdiğimiz genç akademisyenler üniversitemizdeki bölümlerinde tüm gelişmeleri uzun yıllar yakından izlemiş olup, o bölümün misyonunu ve vizyonunu çok da iyi kavramışlardır. Böyle bir cevheri elimizden kaçırmamamız gerekir.

Bölümlerimizin talepleri veya görüşü olmaksızın, sadece referans kaynağının şiddetine bağlı olarak, yukarıdan paraşütle iner gibi kadro atamaları yapılmasını kabul etmediğim gibi kesinlikle reddediyorum. Hem bu tür bir yönetim tasarrufu, hem de INBREEDING fikri, temel yapı taşımız bölümlerimizin altına dinamit koymaktır.

Genç akademisyenler tıpkı bir çiçek gibidir. Toprağımızda yetişen çiçeklerin, içinde bulunduğu iklim koşuluna dayanıklı olacağı ve her mevsim açacağı kesindir. Lütfen unutmayalım, yabancı çiçeklerin bu topraklara güzellik katmasını beklerken, toprağımızın vasıflarını olumsuz yönde değiştirmesine de izin ve fırsat vermemeliyiz. Çünkü bu İTÜ RUHU’nu yaşatmak adına hepimizin önde gelen görevidir.

Bu gerekçeyledir ki; INBREEDING sözcüğünün arkasına sığınıp, İTÜ’de doktorasını yapmış ve Araştırma Görevlisi olarak hizmet etmiş genç akademisyenlerin İTÜ’de öğretim üyesi kadrosuna atanmasını benimsemeyen ve zorlaştıran YÖNETİM ANLAYIŞA SON VERECEĞİM.

Böylece İTÜ’nün tarihini, kurumsal kimliğini, ekolünü, misyonunu ve vizyonunu bilen, İTÜ kültürü oluşmuş ve gelecekte onu koruyacak olan kadroların ihdası sağlanacaktır.

Başka üniversitelerde ve yurtdışında doktora yapıp da gelecek hayallerini İTÜ üzerine kuran ve İTÜ’ye iyi yönde zenginlik katabileceğine emin olduğumuz akademisyenleri kesinlikle dışlamamalıyız. Onlara da kapımız sonuna kadar açık olmalıdır ve olacaktır.

Üniversitemizin siz sayın mensuplarının INBREEDING konusundaki görüşlerime katılacağınıza ve rektörlük seçiminde oylarınızla bana destek vereceğinize inanıyorum.

SEÇİM SONUÇLARI NE OLURSA OLSUN ÜNİVERSİTEMİZE HAYIRLI OLSUN, EN FAZLA OY ALAN ADAY REKTÖRÜMÜZ OLSUN.

SEVGİ VE SAYGILARIMLA,


Prof.Dr. Osman Azmi ÖZSOYSAL
Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi,
Oda no.323, Ayazağa Yerleşkesi, Maslak 34469, Sarıyer
İletişim için
telefon: (212) 285 65 16  
e-posta: ozsoysal@gmail.com
web adresi: www.ozsoysal.com    

 

Ana sayfaya geri dön