18.05.2016, İstanbul

Sıkça Sorulan Sorular

 

Bu bölümde web sayfam üzerinden, telefon yoluyla veya ziyaret toplantılarımda bana yöneltilen soruları ve verdiğim cevapları bulabilirsiniz. Böylece aynı konuların üzerinde tekrar açıklama yapmak yerine, değerli vaktinizi daha farklı soru ve yönlendirmelerinize ayırmak istiyorum.

Sevgi ve saygılarımla,

Prof.Dr. Osman Azmi ÖZSOYSAL
Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi,
Ayazağa Yerleşkesi, Maslak 34469, Sarıyer

Telefon: (212) 285 65 16  
e-posta: ozsoysal@gmail.com

 

SORU: Rektör seçildiğinizde eski yöneticilerle ilgili ne düşünüyorsunuz? Yakın çalışma ekibinizi nasıl oluşturacaksınız?


CEVAP: Sorunuza ilişkin düşüncemi (www.ozsoysal.com/digerleri.html) adresinde açıklamıştım. Eski yöneticilerimiz, belirli dönemler için üniversitemize hizmet etmiş, öğrenilmiş tecrübeye sahip birer değerdir. Kendilerinin tecrübelerinden yararlanmak gerekir. Önem verdiğim ve her fırsatta vurgulamaya çalıştığım bir nokta var. O da İTÜ RUHU’nun yeniden canlandırılmasıdır. Ben fikrini arka plana atan, benden olanı öne çıkarmayı reddeden, onun yerine bizi ve birliği esas alan, yöneticilerin seçimle göreve gelmesini ve seçimle yönetimde kalmasını benimseyen bir yönetim anlayışını destekliyorum. Bu yüzden seçilerek, atanmam halinde, görevdeyken çevremde koza oluşmasına izin vermeyeceğim. Benimle beraber yöneticilik yapacakların her konuda benimle aynı fikirde olmasını beklemiyorum. Aksine ÜYK ve Senato’da karşı fikirli üyelerin olması çatışmayı değil tam aksine tartışarak çok daha iyi ve olumlu kararlar alınmasını sağlayacaktır. Rektör yardımcılarına yetki ve sorumlulukların bir kısmının aktarılması ve görev paylaşımı gerekir. İTÜ RUHU’na destek veren herkes istisnasız benimle beraber yürüyen yol arkadaşlarım olacaktır.

 

SORU: “Birinci olmazsam YÖK Genel Kurulu ile görüşme yapmaya gitmeyeceğim” diyorsunuz. Diğer adaylara bu konuda bir çağrı yapmayı düşünüyor musunuz?


CEVAP: Çok güzel bir noktaya temas ettiniz. Üniversitemizde yapılan rektörlük seçimlerinde ortaya çıkan sıralama ile yapılan atamalar arasındaki farklılığı son 2 dönemdir yaşadık. Eğer seçimlerin bir demokratik yarış olduğunu kabul ediyorsak, demokrasiye olan saygımızdan ötürü, sonucunu da kabullenmemiz gerekir. Kaldı ki üniversite sözcüğü “universe” kökünden türemiştir ve evrensel düşüncenin hüküm sürdüğü özel araştırma alanını tarif eder. Mekan ve zaman kavramından bağımsız olduğu için hür düşünceyi barındırır. Hür düşünmektir önemli olan. Biz de üniversite mensupları olarak hür düşüncemizi ortaya koyuyor ve bizim için şu kişi rektör olsun diyoruz. YÖK kanununda rektörlük atamasının nasıl olacağı tarif edilmiştir. Rektör adayları hakkında yapılacak resmi araştırmalardan sonra atama yetkisi sayın Cumhurbaşkanımıza aittir ve takdir yetkisine karışamayız. Ama ilk sıradaki adayın atanmasını, dilemek ve beklemek hakkı da oy kullanan tüm İTÜ mensuplarına aittir. Bizzat biz rektör aday adayları olarak çıkacak seçim sonucuna saygı duymayı öğrenmeliyiz ve davranışlarımızla da bunu göstermeliyiz. İTÜ gibi köklü bir üniversitenin mensubuna da zaten böyle bir davranış yakışır. Bu yöndeki ortak davranışlar İTÜ’yü marka yaparak diğerlerinden ayırır. İTÜ mensuplarına düşen görev seçim günü sandıkta oyunu kullanmaktır. Rektör aday adaylarına düşen görev ise sandık sonuçlarına saygı duymaktır. Unutmayalım ki makamlar gelip, geçicidir. Kendi adıma ikinci olursam YÖK ile görüşmeye gitmeyeceğimi açık ve net olarak beyan ettim. Öyle de yapacağım.

 

SORU: Öğrenci kalitesini artırmak ve iyi öğrencileri İTÜ ye çekmek çok önemli. Anadolu’nun pek çok lisesinde okuyan başarılı çocuklar için birinci sorun yurt sorunu. Öğrencilerin yurt sorununu çözecek misiniz?


CEVAP: Öğrencilerimiz bize emanet edilen geleceğimizdir. Geleceğimizi sağlam inşa etmek adına öğrencilerimizin yurtlarda barınma sorununun takipçisi olacağım ve öğrencilerimize sağladığımız yurt imkanlarını artırmaya çalışacağım. Bunu çok önemsediğim İTÜ RUHU’nu canlandırarak başarabileceğime inanıyorum. Eski mezunlarımız ve sanayicilerimiz ile bu amaçla ısrarlı toplantılar yapıp, konunun takipçisi olacağım. Öğrencilerimize sağlayacağımı vadettiğim çok daha kaliteli burs imkanlarını gerçekleştirirken bu konuyu da ele alıp, hayırsever iş adamlarımızdan destek bulabiliriz. Çünkü bir şeyi yapmaya inanmak kadar, o konunun takipçisi olmak, o konuda başkaca ne şekilde tatminkar çözüm uygulamalarının var olduğunu araştırmak ve karşınızdakine konuyu net, kısa ve iyi anlatmak gerekir. Ben talip olduğum göreve hazırım. Üniversitemin sorunlarına seve seve zaman ayırıp, çok daha iyi yerlere getirebilirim. İlginiz ve sorunuz için teşekkürler.

 

SORU: Öğrencilerin part-time çalıştırılması konusunda ne düşünüyorsunuz?


CEVAP: Yeni nesil kendi parasını kendi kazanmayı seviyor ve ayaklarının üzerinde durmak istiyor. Her öğrencimize katkı bursu yerine, her öğrencimize daha okurken iş edinmelerini hedeflediğim yönündeki düşüncelerimi (www.ozsoysal.com/ogrencilerimiz.html) adresinde açıklamıştım. Bununla birlikte öğrencilerimizin elbette yarı zamanlı çalışarak harçlıklarını çıkarmaları çok hoşuma gider. Öğrencilerimizin Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nda 7/24 çok başarılı hizmet verdiklerine bizzat şahit oldum ve onların yaptıklarından gurur da duydum. Enerji dolu ve pratik yaklaşımlarıyla her sorunun üstesinden şahane kalkabiliyorlar. Sadece liseden değil, eğer öğrencilerimiz arasında meslek lisesi kökenli olanlar varsa, o öğrencilerin de bulunup çıkarılarak branşlarına uygun laboratuvarlarda yarı zamanlı çalışmalarına imkan hazırlamalıyız.

 

SORU: Biz öğretim üyelerine her yıl bir yurt içi, bir de yurt dışı konferans katılım desteği verebilecek misiniz?


CEVAP: Samimi sorunuz için teşekkür ederim. Rektörün temel görevi idare ettiği kurumun istisnasız tüm mensuplarının sorunlarına çözüm bulmaktır. Mevcut öğretim üyelerimizin yüzde kaçı her yıl yurt içi veya yurt dışı tebliğ sunuyor gerçekten bilmiyorum. Sanırım sorunuzu şöyle cevaplamak daha uygun olacaktır. Her öğretim üyemize yılda birer kez yurt içi ve yurt dışı konferansa katılma maddi desteği hakkı tanımak ilke olarak çok güzel. Eğer bu ödemenin yapılacağı havuzda yeterli mali kaynak kalmaz ise ilk etapta Teknokent gelirlerinden bir miktar kaynak aktarımı ile bu sorun pekala çözülebilir. İzleyen yıldan itibaren üniversitemizin mali kaynaklarının daha etkin ve verimli kullanılmasına çalışarak bu mali problemin üstesinden rahatlıkla gelebiliriz diye düşünüyorum. Bu konuda lütfen (www.ozsoysal.com/digerleri.html ) adresini ziyaret ediniz. Orada mali kaynakları kullanmak adına önerdiğim danışma kurulu açıklamasını bulacaksınız. Eğer danışma kurulu oluşturarak, üniversiteye kurumsal kimlik kazandırabilirsek, böyle sorunlarla karşılaşmaz, olayı kişisel müdahalelerden uzak tutar ve hakkaniyeti sağlayabiliriz.

 

SORU: İTÜ Günü’nde 1000 TL’ye bilet olur mu?


CEVAP: Bahsettiğiniz bilet ücreti gerçekten yüksek olup İTÜ’nün çalışan personelinin büyük kısmı için ciddi bir maddi külfet yarattığını biliyorum. Sanırım bunda seçilen mekanın da etkisi vardır. Bu seviyede bir bedel ödenerek yapılan etkinliğe ancak sınırlı sayıda katılım olabilir ki İTÜ Gecesi adıyla anılması ve İTÜ rektörlüğünün bu etkinliğe öncülük etmesi bence hoş değildir. İTÜ’lüleri buluşturmanın, kaynaştırmanın ve eskileri kazanmanın daha başka yolları da şüphesiz vardır. Öncelikle İTÜ gününden ne anladığımıza ve ne beklediğimize bakmalıyız. Eğer amacımız, küçük bir toplulukla bir araya gelmek ve bilet ücretini yüksek tutarak bir tür bağış bulmaya çalışmak ise, burada attığınız taşın ürküttüğünüz kuşa değmeyeceği şekilde kısır bir sonuç alırsınız. İTÜ Günü İTÜ’nün büyüklüğüne yakışır şekilde kutlanmalıdır. Bunun için biraz fikir cambazlığı yapmak, üzerinde biraz düşünmek bize farklı seçenekler verecektir. Şöyle bir hızlıca düşününce, aklıma geleni sizinle paylaşayım. İTÜ Günü, eski ve yeni tüm İTÜ’lüler olarak bir araya geldiğinde, bize eski anıların paylaşabileceğimiz, ailelerimize eski okul arkadaşlarımızı tanıtabileceğimiz, birbirimizle hasretle kucaklaşabileceğimiz, yıllar öncesinden aklımızda kalan şakalaşmaları tekrar yapabileceğimiz, kahkahalar atabileceğimiz, aramızdan ayrılanları hatırlayıp hüzünlenebileceğimiz bir fırsat yaratmalı. İTÜ GÜNÜ büyük bir görsel şenlik halinde ve hafta sonuna rastlayacak şekilde pekala Ayazağa Yerleşkemizde kutlanabilir. Eğer birinci seçilir ve rektör olarak atanırsam, gelecek ilk İTÜ Günü için, camiamıza nasıl kutlamak istediklerini soracağım ve olabildiğince fazla isteği gerçekleştirmeye çalışacağıma söz veriyorum.

 

SORU: Öğrencilere mecburi hizmet karşılığı burs sağlama düşünceniz çok güzel, ama ne kadar gerçekçi?


CEVAP: Öğrencilerimizden başarı sıralaması %10’a girenler için kolayca iş bulunabileceğini düşünüyorum. Sizde takdir edersiniz, kim en iyi olan ve %10’a giren dilimden öğrenci ya da mezun istemez ki. Bu vaadimin gerçekçilik sınırı başlangıçta %25 olabilir. Fakat bu uygulamanın faydalı olduğu duyuldukça bu dilimi %35’e, daha sonra %50 ve üzerine çekmek pekala mümkün olacaktır. Bu zahmetli, yorucu bir çalışmayı gerektirir. Öğrencilerimiz ailelerince bize emanet geleceğimizdir. Üniversite geleceğimizdir. Ülke geleceğimizdir. Geleceğimizi sağlama almak her İTÜ rektörünün tartışılmaz görevidir.  Seçilir ve atanırsam, öğrencilerimiz için bu yoğun zaman ve emek isteyen uğraşıyı seve seve yapacağımı söylüyorum.

 

SORU: Rektör olunca öğrenciler cepten size ulaşabilecek mi?


CEVAP: Elbette ki seçilerek atanmam halinde bu cevaplarımın anlamı olacaktır. Şunu samimiyetle söyleyebilirim. Ben de neticede etten kemikten bir insanım. Çalışma performansım ile günlük yaşantımı etkilememesi açısından, öğrencilerimiz için ayrı bir hat numarasını gün içerisinde belirli saat dilimleri arasında açık tutabilirim. Sorunsuz ve mutlu üniversitede zaten kimse rektörü aramaz. Sorunları hızlı ve yerinde öğrenmek adına zaten rektörün veya yardımcısının sadece kontrol edeceği bir şikayet e-posta adresini kullanmayı düşünüyorum. Üniversitemizde kimsenin rektöre ulaşım sorunu olmayacak. Lütfen vaktiniz olduğunda (www.ozsoysal.com/rektorluk_tik_tik.html) adresini ziyaret ederek, bu konudaki düşüncelerime ve diğer vaatlerime bakınız.

 

SORU: Teknopark/Teknokent konusunda ne düşünüyorsunuz?


CEVAP: Üniversitemizde yürütülen teorik ve deneysel araştırmalara Teknokent şirketlerinin nasıl katkı sağladıklarını tüm boyutlarıyla bilmiyorum. Öte yandan Teknokent gelirlerinin ne düzeyde olduğu ve gelirlerin nasıl harcandığı konusunda da bir bilgimiz yoktur. Şirketlerde yılsonu bilançolarının ilanıyla mevcut yönetimlerin ibrası (aklanması) gibi bir durum burada yok. En azından üniversite kamuoyu bu konuda oyunu kullanamıyor. Bugün için dışardan baktığımda Teknokent şirketleriyle aramızda ev sahibi – kiracı ilişkisinden öte çok daha yararlı bir bağın kurulamadığını düşünüyorum. Eğer birinci seçilir ve atanırsam, Teknokent yönetiminde tam bir şeffaflık ile gelir-gider açıklamalarını İTÜ kamuoyu ile paylaşmaya söz veriyor ve görev addediyorum. Yalnız Teknokent konusundaki bilgilerin öğrencilerimiz ve mezunlarımız ile paylaşılmasını şu aşamada uygun ve yararlı bulmadığımı ifade etmeliyim.

 

SORU: İTÜ nün vakıflarını kullanacak mısınız?


CEVAP: Gayet tabii, elbette. Bu durum İTÜ Rektörü’nün en başta gelen görev ve yükümlülüğüdür. İTÜ Rektörü, öncelikle İTÜ adının ve ambleminin olduğu tüm kurum ve kuruluşlarda yönetimin başında olarak temsil edilmeli, o kurum ve kuruluşların İTÜ adını layıkıyla taşıdıklarını denetlemeli ve bundan emin olmalıdır.

 

SORU: İTÜ de inşaatlar bitecek mi?


CEVAP: İTÜ’lüler olarak inşaatlardan değil, inşaatın getirdiği sorunlardan şikayetçiyiz. Yerleşkeler içerisinde başıboş dolaşan inşaat kamyonları, kamyonlardan dökülen çamurlar, işçiler için yerleşke içine konteyner barakalar konulması, inşaat çevresinde yeterli iş güvenliği sağlanamaması gibi olumsuzluklara şahit olduk ve olmaktayız. Bu sorunları aslında bizim değil, inşaatı yüklenen şirketin halletmesi gerekir. Bunun için de ihale koşullarına ek istekler konabilir. İnşaat kamyonlarının tekerleklerinin yıkanarak şantiye sahasından çıkması, iş güvenliğinin mutlak sağlanması, şantiye etrafında yazılı ve ışıklı uyarı işaretlerinin konulması, şantiye güvenliğinin bariyerle çevrilmesi, şantiye etrafına taşeron şirketçe bayraklı işaretçilerin yerleştirilmesi gibi daha pek çok uygulama, inşaatın yarattığı sorununu ortadan kaldırır. Binalarımızın yaşı eski olup, deprem açısından güçlendirilmeleri, güçlendirme maliyeti yüksek olanların ise belirli bir sıra dahilinde acilen yıkılarak yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

SORU: Başıboş köpek istemiyorum diyorsunuz onları zehirleyecek misiniz?


CEVAP: Başıboş köpeklerin ilgili ilçe belediyeler tarafından toplatılarak köpek barınaklarına naklini isteyeceğim. Toplanan köpekler yerine boşluğu başka köpekler doldurur ise, o köpekler için de başvuruyu tekrarlayacağız. Bu devamlı ve ısrarla tekrarlanmalıdır. Belediyeler aşılı oldukları gerekçesiyle, topladıkları köpekleri bir müddet sonra aldıkları civara bırakabiliyorlar. Yerleşkelerimiz köpek barınağı değildir. Yerleşkelerimizde yaşayan köpeklere hayvanseverler tarafından yiyecek sunulmaktadır. Hazır beslenmeye alışan köpeklerin yiyecek bulamadıklarında, çevreye saldırdıkları örnekleri basın haberlerinden hatırlayanlarımız olacaktır. Günümüzde yerleşkelerimizdeki sokak köpeklerinin tehditkar ve saldırgan davranışlarına şahit olmaktayız. Ciddi bir yaralanmanın olmaması bizim şansımızdır. Ama bu tehdit olgusunun tamamen ve acilen ortadan kaldırılması rektörlüğün öncelikli görevidir.

 

SORU: Cumhurbaşkanını davet edecek misiniz?


CEVAP: TC Cumhurbaşkanı her Türk vatandaşının cumhurbaşkanı ve devletin başıdır. Açılış töreni gibi, mezuniyet töreni gibi etkinliklere devlet ricalinin çağrılması kurumsal geleneğimiz olmuştur. Sayın cumhurbaşkanımız için törenlerimize resmi davetimiz gelecekte de yapılacaktır.

 

SORU: Camiyi yıktıracak mısınız?


CEVAP: Hayır, böyle bir tasarrufum kesinlikle olmayacak. İTÜ Rektörlüğü bu yönde bir kararı almadan önce ihtiyaç talebi dahil, tüm gerekçeleriyle birlikte cami konusunu İTÜ kamuoyuna keşke duyursaydı ve keşke cami için planladığı yeri, mimarisini, sahip olacağı kapasiteyi vs. alternatifleriyle birlikte açıklayarak, İTÜ kamuoyunun görüşünü sorma ihtiyacını keşke hissetseydi. Tartışmaktan kaçtığımız için, tartışma kültürümüz gelişmediği için, tartışmayı bilmediğimiz için, alınan bu karar üniversitemizde kamplaşmayı artıracaktır. Konunun tartışmaya açılmamasının doğal bir sonucu olarak, bilgi ve görüşü sorulmayan İTÜ kamuoyu kendisine saygısızlık olarak algıladığı bu yönetim kararını tepkiyle karşıladığını ve karara katılmadığını düşünüyorum. Ayazağa Yerleşkesine dışarıdan gelecekler için caminin açık olup olmayacağı, temizlik ve güvenlik problemleri, saf dini duygular haricinde bir toplanma yeri olarak kullanılıp kullanılmadığı gibi çeşitli tartışmaların ilerleyen dönemlerde yapılacağına hazırlıklı olmalıyız. Bugün için gerekçesinin, getirisinin ve götürüsünün bizlere açıklanmadığı bir kararla karşı karşıyayız. Bu kararın yerinde olup olmadığına dair en iyi cevabı şüphesiz zaman gösterecektir.

 

SORU: Genel sekreter akademisyen olmaya devam edecek mi?


CEVAP: Akademisyenler akademik çalışmalar yapmaktan zevk alan kişilerdir. Bu onların asli görevidir. Akademisyenlerin unvanlarındaki değişiklikler için araştırma yapmaları ve yayın çıkarmaları gerekir. Bu yüzden akademisyen bir genel sekreterin İTÜ’ye olması gerektiği gibi zaman ve yoğun emek verebileceğini zannetmiyorum. İTÜ köklü bir üniversitedir ve kurumsal yönetimlerin devamı esas alınarak yönetilmelidir. İTÜ yönetiminde değişiklik olsa dahi, kurumun geçmişini bilen, akademik kararların gerekçelerini birinci ağızdan hatırlayan, mevzuata hakim, altındaki personelin yetenek ve zaaflarını bilen, altındaki personeli yönetme becerisi kazanmış, dinamik, çok yönlü ve en önemlisi daima güler yüzlü olan bir genel sekreteri kim istemez. Böyle bir genel sekreteri bulup göreve getirmek, başarıyı amaçlayan her rektörün görevidir. Bir şeyin altını çizerek vurguluyorum. Genel sekreterden başlayarak tüm birim sekreterlerinin istisnasız tüm akademik ve idari personelimize ve tabii ki öğrencilerimize güler yüzle yaklaşmaları gereklilikten öte bir zorunluluktur. Hele hele İTÜ dışından olup da bizimle temas kurmak isteyen kişilere karşı üniversitemizin sıcak ve sevgiyle kucaklayan yüzü olmalıdırlar.

 

SORU: İdari personelin sorunları konusunda ne düşünüyorsunuz? Sendikalaşma konusunda ne düşünüyorsunuz?


CEVAP: İdari personelimizin sorunlarını iletebilecekleri ve çözümünü isteyecekleri merci fakülte sekreterlerimiz ve onların bağlı olduğu üniversite genel sekreterliğidir. Yönetici idari personelin ne tür vasıflara sahip olması gerektiği yönündeki düşüncemi açıklamıştım. Buna ek olarak istisnasız tüm İTÜ mensuplarının kullanabileceği şikayet e-posta adresi ile rektörlüğe doğrudan erişmek mümkün olacaktır. Bunun yanında 3 aylık dönemlerle gerçekleştireceğim fakülte ziyaretlerinde idari personelin sıkıntılarını da dinleyeceğim. Üniversitemizde sorunlar 4 yılda bir yapılan rektör seçimi döneminde hatırlanıp, sorularak çözülemez. Sorunu kaynağında ve büyümeden çözmek gerekir. Personelimizin sendika üyeliği ile sendika faaliyetlerine katılması demokratik hak olup, kişilerin anayasal özgürlüğü kapsamındadır. Sendikalar yoluyla rektörlük makamına iletilecek taleplerinde değerlendirilerek çözüleceği taahhüdünü verebilirim.

 

SORU: Lojmanların kullanımı konusunda ne düşünüyorsunuz? 5 yılını dolduranlar lojmandan çıkacak mı?


CEVAP: Bu konuda popülist bir cevap vermek istemiyorum. Akademik ve idari personelimizin lojman ihtiyacının farkındayım. Kısıtlı sayıdaki lojmanları sınırlı zaman dilimleri için kullanabiliyorlar. Seçimlerde ilk sırada yer alırsam ve atanırsam, personelimizin lojman talebini karşılamak adına faaliyetlerde bulunacağım ve konunun takipçisi olacağım. Zaten bir rektörün öncelikli görevi çalışanlarına hizmet etmek, sorunlarına çare bulmaktır. Aksi düşünülemez bile.

 

SORU: ……
CEVAP: ……

 

SORU: ……
CEVAP: ……

 

Ana sayfaya geri dön